Albank

Albank, sadece bir finansal kurum değil, aynı zamanda topluma değer katan bir dost olarak yoluna devam etmektedir.

Albank

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bankacılık sektörü, yıllardır istikrarını koruyan ve ekonomik dengenin temel unsurlarından biri olan önemli bir yapıya sahip. 2016 yılına kadar bu sektörde faaliyet gösteren bankalar genellikle uzun vadeli yerli veya yabancı sermayeye dayanıyordu. Bu yapının içinde 2016 yılında sahneye çıkan yeni bir oyuncu da ALBANK oldu.

Bu yazıda ALBANK’ı, diğer KKTC bankalarıyla kıyaslamadan, sektördeki konumunu, sunduğu hizmetleri ve gelişimini objektif bir şekilde inceleyeceğiz.

Kuruluş Süreci ve İlk Yıllar

ALBANK, Altınhas Holding’in desteğiyle kuruldu. Altınhas Holding, Altınbaş Holding’in ana hissedarlarından biri olup, finans, eğitim, perakende, enerji ve tekstil gibi birçok sektöre yayılmış bir yapıya sahip. Banka, 5 Eylül 2016 tarihinde Lefkoşa’daki Merkez Şubesi ile hizmet vermeye başladı.

Bankanın kuruluş süreci oldukça hızlı ilerledi: Aynı yıl Temmuz ayında KKTC Merkez Bankası’nın onayıyla ING Bank KKTC'nin tüm aktif ve pasifleri devralındı. Böylece ALBANK, sadece yeni bir banka olarak değil, aynı zamanda var olan bir şube ağı ve müşteri tabanıyla doğrudan piyasaya girme imkanı buldu.

İlk yıl içinde Girne ve Gazimağusa’ya da yayılan banka, 2017 Aralık ayında ise HSBC KKTC'nin tüm operasyonlarını devralarak şube sayısını 7’ye çıkardı. Bu satın alma işlemiyle birlikte KKTC’deki toplam banka sayısı 21’e düştü.

Sahip Olduğu Yapı ve Sermaye Durumu

ALBANK özel sermayeli bir bankadır. KKTC'de tek kamu bankası olarak Kıbrıs Vakıflar Bankası faaliyet gösteriyor. Bu yönüyle ALBANK, özel sektör bankaları arasında öne çıkıyor.

Banka, ilk yatırım döneminde Altınhas Holding’in güçlü sermaye desteğini aldı. Ödenmiş sermaye açısından sektördeki ilk sıralarda olmasa da, orta ölçekli bankalar arasında dikkat çekiyor. Ayrıca holding destekli yapısı, bankaya uzun vadeli yatırım kapasitesi ve kriz dönemlerinde dayanıklılık sağlıyor.

Şube Ağı ve Coğrafi Yayılımı

HSBC devriyle birlikte ALBANK’ın şube sayısı 7’ye ulaştı. Şubeler genellikle Lefkoşa, Girne ve Gazimağusa gibi büyük yerleşim merkezlerinde yoğunlaşmış durumda. Bu şehirler, KKTC ekonomisinin lokomotif bölgeleri oldukları için bankanın bu coğrafi yayılımı stratejik açıdan mantıklı görünüyor.

Ancak henüz Güzelyurt, İskele veya Lefke gibi diğer illerde şubeye sahip değil. Rakip bankalar arasında özellikle Kıbrıs Vakıflar Bankası gibi bazı kamu ve özel bankaların daha geniş şube ağına sahip olduğunu düşünürsek, ALBANK’ın bölgesel yayılımı hâlâ geliştirilebilir potansiyele sahip.

Sunduğu Hizmetler ve Müşteri Profili

ALBANK, bireysel bankacılık, ticari bankacılık, KOBİ bankacılığı, kurumsal bankacılık ve yatırım hizmetlerini kapsayan geniş bir ürün yelpazesine sahip. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik kredi programları ile dikkat çekiyor. Ayrıca uluslararası bankacılık hizmetlerini de sunması, turizm ve ihracat gibi KKTC ekonomisinin temel kalemleriyle bağlantılı firmalar için önemli bir avantaj sağlıyor.

Müşteri profili incelendiğinde, daha çok orta gelir grubuna hitap ettiği görülüyor. Ancak kurumsal müşterilerle yaptığı iş hacmi, bankanın gelir yapısında önemli bir paya sahip.

Teknolojik Altyapı ve Dijitalleşme

Bankacılık sektöründe dijitalleşme artık bir tercih değil, zorunluluk. ALBANK, bu noktada Türkiye’de yazılım çözümleri sunan bir firma ile ortaklık yaparak alt yapı konusunda sağlam bir temel oluşturmuş. Mobil uygulama, internet şubesi ve e-hizmetler açısından kullanıcı dostu bir yapıyla öne çıkıyor.

Dijital kanallar üzerinden yapılan işlemler arttıkça, fiziksel şubelerdeki yoğunluğun azalacağı düşünülüyor. Bu, hem maliyet optimizasyonu hem de müşteri memnuniyeti açısından olumlu bir gelişme.

Sosyal Sorumluluk Projeleri

ALBANK, sadece finansal hizmetler sunmakla kalmıyor, sosyal sorumluluk projeleriyle de topluma katkı sağlıyor. SOS Çocuk Köyü sponsorluğu, Taşken Doğa Parkı desteğinin yanı sıra düzenli olarak düzenlenen kan bağışı kampanyaları ve Şubat 2020’de Kurudere bölgesinde başlatılan “Albank Anı Ormanı” projesi bu kapsamda değerlendirilebilir.

Anı ormanı projesi özellikle dikkat çekici: Her yeni mevduat hesabı açıldığında ve e-ekstre tercih edildiğinde fidan dikiliyor. Bu çevre dostu girişim, bankanın marka imajını olumlu yönde etkiliyor.

KKTC Bankacılık Sektöründe Konumu

2024 itibarıyla KKTC’de 21 banka faaliyet gösteriyor. ALBANK, bu sektörde yaklaşık %8–9 civarında bir pazar payına sahip. Bu oran, özellikle özel sektör bankaları arasında değerlendirildiğinde 3. veya 4. sırada yer almasına olanak sağlıyor.

Bankanın yüksek büyüme oranları ve iyi yönetilen risk portföyü, onu sektörel olarak dikkat çeken bir aktör yapıyor. Ancak kamu bankası olan Kıbrıs Vakıflar Bankası hâlâ daha büyük pazar payına sahip.

Güçlü ve Zayıf Yönleri

Güçlü yönleri arasında güçlü sermaye yapısı, modern teknolojik altyapı, hızlı büyüme ve başarılı satın alma stratejisi, sosyal sorumluluk projeleri ile fark yaratma çabası ve geniş ürün yelpazesine sahip olması yer alıyor.

Zayıf yönleri ise şubelerin sınırlı coğrafi yayılıma sahip olması, kamu bankası ile rekabet edebilecek kadar yüksek pazar payına henüz ulaşmamış olması ve marka bilinirliği açısından daha fazla zaman kazanması gerekebilmesi şeklinde sıralanabilir.

Umut Vadeden Bir Oyuncu

Nihayetinde ALBANK, KKTC bankacılık sektörüne yeni ama güçlü bir giriş yaptı. Hem kurumsal hem de bireysel müşteriler için çeşitli hizmetler sunarken, teknolojiye verdiği önem ve sürdürülebilirlik anlayışıyla da dikkat çekiyor. Henüz sektörün lideri olmasa da, doğru adımlarla bu hedefe yaklaşabilecek potansiyele sahip.

Diğer bankalarla kıyaslandığında, ALBANK’ın en belirgin farkı, hızlı büyümeyi planlı bir şekilde gerçekleştirmesidir. Eğer bu stratejisini sürdürebilirse, yakın gelecekte KKTC bankacılık sektörünün en güçlü üç oyuncusundan biri olma yolunda ciddi mesafe kat edebilir.