Kuzey Anadolu Fay Hattı

Kuzey Anadolu Fay Hattı ile ilgili olarak bazı bilim İnsanlarının uyarıları ve tartışmaları

Kuzey Anadolu Fay Hattı

Türkiye’nin en aktif sismik kuşağı olan Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAFZ), yüzyıllardır yıkıcı depremlere ev sahipliği yaptı. Bu fay hattı, Van Gölü’nden Saros Körfezi’ne kadar uzanan 1200 kilometrelik bir kuşak oluşturur ve yılda ortalama 2 santimetre kayma hızıyla hareket eder. Ancak bilim insanları arasında bu fayın potansiyeli, beklenen depremin büyüklüğü ve etkileri konusunda ciddi farklılıklar bulunuyor.

Bu blog yazımızda, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın jeolojik yapısını, tarihsel depremlerini ve uzmanların görüşlerindeki çelişkileri derinlemesine inceleyeceğiz.

Kuzey Anadolu Fay Hattı: Jeolojik Yapı ve Tarihsel Aktivite

Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ), sağ yönlü doğrultu atımlı bir yapıya sahip. Bu tür faylarda bloklar birbirine göre yatay yönde hareket eder. KAFZ, Türkiye’nin kuzey kesimlerini kesen bir sismik kuşak olarak öne çıkar. Bu fay hattı, 20. yüzyılda 7 büyük depreme ev sahipliği yaptı:

  • 1939 Erzincan (7,8)
  • 1942 Erbaa (7,1)
  • 1943 Ladik (7,3)
  • 1944 Gerede (7,3)
  • 1957 Abant (7,0)
  • 1967 Mudurnu (7,0)
  • 1999 İzmit (7,6) ve Düzce (7,1)

Bu depremler, fayın doğudan batıya doğru sırayla kırıldığını gösteriyor. 1999 depremlerinde fay kırığı İzmit Körfezi’nde durdu, bu da gerilimin Marmara Denizi’nin tabanındaki faylara aktarılmasına neden oldu. Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, bu gerilimin 5 metreye ulaştığını ve bu atımın 7–7,5 büyüklüğünde bir depremle sonuçlanabileceğini belirtiyor.

Marmara Denizi’ndeki Aktif Faylar ve Risk

İstanbul’a en yakın faylar, Marmara Denizi’nin derinliklerinde uzanan Adalar ve Kumburgaz faylarıdır. Adalar fayı şehre 10 km, Kumburgaz fayı ise 15 km mesafede konumlandırılmıştır. Bu faylar, beklenen büyük Marmara depreminde kilit rol oynar. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi verilerine göre, bu faylarda elastik geri sekme (atım) mekanizması devreye girerek yatay ve düşey hareketlere neden olur.

Prof. Dr. Cenk Yaltırak, bu fayların haritasının güncellenmesi gerektiğini vurgularken, İstanbul’un güvenli açık alan eksikliğine dikkat çekiyor:

“Depremde kişi başı 2,5 metrekare güvenli alan gerekiyor. Ancak İstanbul’da bu oran bazı semtlerde 33 santimetrekareye kadar düşüyor.”

Bilim İnsanlarının Uyarıları ve Farklı Görüşler

Marmara Denizi’nde 23 Nisan 2023’te meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem, bilim insanlarını yeniden alarm durumuna getirdi. Ancak uzmanlar arasında bu depremin anlamı ve gelecek tahminleri konusunda ciddi farklılıklar var:

1. Prof. Dr. Naci Görür: “Burada Asıl Deprem 7’nin Üzerinde Olacak”

Silivri açıklarındaki Kumburgaz Fayı’nın “kilitli” olduğunu ve bu bölgedeki küçük depremlerin stresi artırarak büyük bir kırılmaya zorladığını savunan Prof. Dr. Görür, şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Kumburgaz Fayı yükleniyor. Burada asıl deprem daha büyük ve 7’nin üzerinde olacak.”

2. Prof. Dr. Şener Üşümezsoy: “Faylar 6,5’ten Büyük Bir Deprem Üretemez”

Prof. Dr. Üşümezsoy, KAFZ’nin 6,5’ten büyük bir deprem üretmeyeceğini iddia ederken, 6,2’lik depremi 20 gün önceden tahmin ettiğini belirtti:

“Bu faylar 6,5’lik deprem üretir. Ama bu, zemini çürük yerlerde hasar yaratmaz demek değil!”

3. Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan: “Bu Depremin 22 Katı Gücünde Bir Olay Bekleniyor”

Prof. Dr. Ercan, gelecek depremin bugünkü 6,2’lik depremden 22 kat daha güçlü olabileceğini öngörüyor:

“Şimdi Silivri’de beklediğimiz Trakya kolundaki deprem 7, 7,2 büyüklüğünde olacak. Bu depremden 22 kat daha büyük olacak o deprem.”

4. Prof. Dr. Celal Şengör: “Türkiye’nin Ekonomik Bağımsızlığı Tehdit Altında”

Marmara depreminin Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını tehdit edebileceğini savunan Şengör, Kanal İstanbul projesine de eleştiri yöneltiyor:

“Kanalın betonu kırılırsa deniz suyu yeraltı suyuna karışır, facia olur.”

Tarihsel Veriler ve Geleceğe Dair Tahminler

Kuzey Anadolu Fay Zonu’nda depremler, doğudan batıya doğru sırayla meydana gelir. 1939 Erzincan depreminden sonra bu döngü devam etmiş ve 1999 İzmit depremiyle Marmara’ya ulaşmıştır. AFAD verilerine göre, fay hatlarındaki yıllık kayma hızı 17–25 milimetre arasında değişir. Bu veriler, İstanbul’un özellikle Silivri açıklarındaki Kumburgaz Fayı üzerinde enerji birikimi yaşadığını gösteriyor.

Prof. Dr. Naci Görür, Kumburgaz Fayı’nın “kilitli” olduğunu ve bu bölgedeki küçük depremlerin stresi artırarak büyük bir kırılmaya zorladığını belirtiyor:

“Burada asıl deprem 7’nin üzerinde olacak.”

Depreme Hazırlık: Türkiye’nin Beklenen Büyük Sınavı

Kuzey Anadolu Fay Hattı, sadece bir jeolojik gerçek değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal bir kriz potansiyeli taşıyor. Prof. Dr. Celal Şengör, Marmara depreminin Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını tehdit edebileceğini söylüyor:

“Türkiye’nin ekonomisi ve bilgi birikimi bu depremin altından kalkmaya yetmeyebilir.”

Hazırlıklar ise yetersiz kalıyor. Yıkıcı binaların yoğunluğu, altyapı eksiklikleri ve güvenli alanların azlığı, İstanbul’u en riskli şehirler listesinde zirveye taşıyor. Prof. Dr. Yaltırak, çözüm olarak “Marmara’dan taşınmayı” öneriyor:

“Ne mal bıraksın, ne mülk bıraksın… Ölmeyin!”

Bilim, Siyaset ve Vatandaşın Sorumluluğu

Neticede Kuzey Anadolu Fay Hattı, sadece bir jeolojik gerçek değil, aynı zamanda bir toplumsal sorumluluk meselesidir. Bilim insanlarının uyarıları, siyasi kararlarla uyumlu hale getirilmediği sürece yalnızca teorik kalıyor. Deprem, hem fiziksel bir olay hem de bir toplumsal dayanışma sınavıdır.

Prof. Dr. Naci Görür’ün sözleriyle özetleyelim:

“Depreme dirençli kentler için merkezi hükümet, belediyeler ve vatandaş el ele vermeli.”

Zaman, her zamanki gibi sessizce ilerliyor. Kovayı taşıran son damla değil, içindeki su mu? Belki de ikisi birden.