Rauf Raif Denktaş
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı olan Denktaş, siyasi zekâsı, mücadeleci ruhu ve halkına duyduğu derin bağlılıkla bir tarih yazmıştır.

Kıbrıs Türk toplumunun tarihinde adı her geçen gün daha da önem kazanan Rauf Raif Denktaş, sadece bir siyasetçi değil, aynı zamanda bir yazar, gazeteci, fotoğrafçı ve halkın haklarını koruma mücadelesinin sembollerinden biridir.
27 Ocak 1924’te Baf’ta doğan ve 13 Ocak 2012’de Lefkoşa’da vefat eden Denktaş, yaşamı boyunca Kıbrıs Türklerinin varlığını, kimliğini ve geleceğini korumak için mücadele etti. Hem siyasi hem de entelektüel boyutlarıyla dikkat çeken bu efsanevi figür, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı olarak tarihe geçti.
Bu yazımızda, Rauf Denktaş’ın yaşamını, siyasi kariyerini ve mirasını derinlemesine inceleyeceğiz.
Erken Yaşam ve Eğitim: Bir Ulusal Mücadeleci’nin Kökenleri
Rauf Raif Denktaş, hakim Raif Bey’in oğlu olarak 1924 yılında Kıbrıs’ın Baf kasabasında dünyaya geldi. Annesini 1,5 yaşında kaybeden Denktaş, anneannesi ve babaannesi tarafından büyüdü. Eğitim hayatı, onun hem kişisel gelişiminde hem de ulusal bilinçlenmesinde kilit bir rol oynadı. 1930’da İstanbul’a gönderilerek Arnavutköy’deki Fevzi Ati Lisesi’nde yatılı okumaya başladı. Burada edindiği bilgi ve deneyimler, onun ileride toplumunun haklarını savunma yolunda adım atmasına zemin hazırladı.
Lise sonrası Kıbrıs’a döndüğünde, dönemin İngiliz sömürgesi altında yaşayan Türk toplumunun mağduriyetini yakından gördü. 1941’de Lefkoşa İngiliz Okulu’ndan mezun olduktan sonra öğretmenlik, tercümanlık ve mahkeme memurluğu gibi görevlerde bulundu. Ancak gerçek tutkusu, ada halkının sorunlarına ışık tutan yazılarıyla gazetecilikte yatar. Dr. Fazıl Küçük’ün çıkardığı Halkın Sesi gazetesinde kaleme aldığı makalelerle ulusal meselelere dikkat çekmeye başladı. Bu yazılarında, Türk haklarının gasp edildiğini dile getirerek, İngiliz yönetiminin adalet eksikliğini gözler önüne serdi.
Siyasi Uyanış ve Türk Mukavemeti: Bir Liderin Doğuşu
Denktaş’ın siyasi kariyeri, 1948 yılında Kıbrıs Türklerinin ilk mitinginde Fazıl Küçük ile birlikte yaptığı konuşmayla başladı. 24 yaşındaki genç avukat, bu hitabıyla toplumun dikkatini çekti ve Türk cemaatinin sesi haline geldi. 1950’lerde İngiltere’ye hukuk eğitimi için gitti, ancak 1957’de Kıbrıs’taki EOKA saldırılarının artması üzerine İngiltere’den döndü ve savcılık görevinden istifa ederek aktif siyasete geçti.
1958’de arkadaşı Hüseyin Hilmi Üner ve Ahmet Cemal Barutçu ile birlikte Türk Mukavemet Teşkilatı’nı (TMT) kurdu. Bu teşkilat, EOKA terör örgütüne karşı Türk toplumunun direnişini organize etmekle kalmadı, aynı zamanda Kıbrıs Türklerinin varlığını koruma mücadelesinin sembolü oldu. Denktaş, TMT’nin yayın organı Nacak gazetesinin yazı işlerinden sorumlu olarken, bu platform üzerinden halkı bilgilendirme ve mukavemet ruhunu aşılamayı hedefledi.
Kıbrıs Sorunu ve Diplomatik Mücadeleler
Denktaş’ın siyasi bilgeliği, 1959 Zürih ve Londra Antlaşmaları’na hazırlanırken ortaya çıktı. Türkiye’nin Kıbrıs’a asker göndermesi fikrini ilk defa onun önerdiği bu dönemde, Kıbrıs Türklerinin geleceği için stratejik adımlar attı. Ancak 1963 olaylarında Makarios’un politikaları nedeniyle Kıbrıs Türkleri yeni bir zulüm dalgasına maruz kaldı. Denktaş, bu dönemde Londra Konferansı ve Birleşmiş Milletler’de Türk halkının haklarını savundu, ancak adaya girişine yasak konuldu.
1964’te Erenköy Savaşı’na gizlice katılan Denktaş, Türkiye’ye bilgi vererek askeri müdahale çağrısında bulundu. 1967’de adaya yaptığı gizli giriş sırasında Rumlar tarafından esir alınan Denktaş, Türkiye’nin diplomatik baskısıyla serbest bırakıldı. Bu olaylar, onun toplumunun özgürlüğü için her riski göze alabileceğini gösterdi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Kuruluşu ve Cumhurbaşkanlığı
1974 Türk Barış Harekâtı’nın ardından Denktaş, Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin ilanını sağladı. 1983 yılında KKTC’nin bağımsızlığını ilan ederek ilk cumhurbaşkanı seçildi. Beş dönem üst üste cumhurbaşkanlığı yapan Denktaş, 2004 yılında BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın Kıbrıs Sorunu çözümü için sunduğu Annan Planı’na karşı çıktı. Planın Kıbrıs Türklerinin çıkarlarını ihlal ettiğini savunan Denktaş, halk oylamasında planın reddedilmesine öncülük etti.
Kişisel Hayat ve Entelektüel Yönü
Rauf Denktaş, sadece bir siyasetçi değil, aynı zamanda bir yazar ve fotoğrafçıydı. 50’den fazla kitabı, yüzlerce makalesi ve İşgal Altında adlı film senaryosuyla edebiyata katkı sundu. Fotoğraf makinasını elinden bırakmadan, Kıbrıs’ın doğal güzelliklerini ve kültürel mirasını ölümsüzleştirdi. Amerika, İngiltere, Avustralya ve Türkiye dahil birçok ülkede fotoğraf sergileri açtı.
Üç oğlu ve üç kızı olan Denktaş, kişisel hayatında büyük acılar yaşadı: bir kızını beyin tümörü nedeniyle 2,5 yaşında, bir oğlunu ameliyat komplikasyonlarından 7 yaşında, diğer oğlunu ise trafik kazasında 34 yaşında kaybetti. Bu trajediler, onun insanlara karşı duyarlılığını ve dayanıklılığını derinleştirdi.
Mirasa ve Ödüller
Denktaş, hayatı boyunca Türkiye Yazarlar Birliği Şeref Üyeliği, Atatürk Uluslararası Barış Ödülü ve Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi’nden fahri doktora gibi birçok onura layık görüldü. 2005 yılında Türkiye Devleti tarafından Üstün Hizmet Şeref Madalyası ile ödüllendirildi.
Vefat ve Miras
2012 yılında organ yetmezliği nedeniyle vefat eden Rauf Denktaş, Lefkoşa’daki Cumhuriyet Parkı’na devlet töreniyle defnedildi. Vefatının ardından hem Türkiye hem de KKTC’de ulusal yas ilan edildi. Bugün bile adı, Kıbrıs Türklerinin hakları için verdiği mücadeleyle anılıyor.
En nihayetinde; Rauf Raif Denktaş, yalnızca bir lider değil, aynı zamanda bir ulusal mukavemet figürüdür. Hayatı, Kıbrıs Türklerinin varlığını koruma mücadelesinin bir öyküsüdür. Siyasi başarılarının ötesinde, yazdığı kitaplar, çektiği fotoğraflar ve insan sevgisiyle de unutulmayan bir figürdür. "Kıbrıs Türkü ne isterse onu yapacağız" sözüyle özetlenen vizyonu, bugünkü KKTC’nin temelidir. Denktaş’ın bıraktığı miras, yalnızca Kıbrıs Türk toplumu için değil, tüm dünya için bir direniş ve azim örneğidir.